29 Aralık 2010 Çarşamba

MUTLU YILLAR

SAĞLIKLI, MUTLU VE HOŞGÖRÜLÜ BİR YIL OLSUN 2011...

Happy New Year 2011...



15 Aralık 2010 Çarşamba

ÇİZGİSEL BirGün KİTAP'TA...

Hekim dünyayı çizgisel görürse
Dokgöz karikatürlerde, "hasta haklan", "sağlık hakkı", "hukuk", "insan haklan", "etik" gibi kavramları bağdaştırarak görev yapmaya çalışan hekimi ip üstünde bir cambaz gibi görür

BirGün KİTAP 11 Aralık 2010

Halis Dokgöz'ün Çizgisel karikatür albümü romantik bir imgeyle açılıyor: Kaldırımda yatan evsizin yorganı gecede parlayan yıldızlı gökyüzüdür. "Sahip olmak ya da olmak" ikileminden uzak bir yaşamın rüyası uykuda gülümseyen yüzüne yansır. O evreni kendine yorgan kılan, evsiz barksız adam Atilla Jozsep'in şiirindeki "dünya mezar taşın olacak" dediği yedinci adamdır belki. . . Öğrencilik yıllarından beri karikatür çizen bir hekim olan Halis Dokgöz'ün karikatür albümünü Türk Tabipleri Birliği yayımladı. Çizerin 25 yıllık çalışmalarının seçkisi niteliğindeki albümde, bir müzik kavramıyla anlatmak uygun düşer mi bilmiyorum, çoksesli diyebileceğimiz bir kurgu var. Çizerin adli Dp uzmanı olarak içinde yer aldığı hekimlik mesleğiyle ilgili karikatürler, ülke ve dünyanın son yirmi yılda belirleyici sorunları, sömürü, şeriatçılık, çevre kirliliği, piyasacüık, hürriyederin kısıtlanması, adaletin aşındınlması ve benzerlerini açımlayan karikatürler ve yaşamla ilgili daha genel, felsefi nitelikte soyut çağrışımlara açık karikatürler birbirleri içine geçerek kitabı oluşturuyorlar. Böylece kopuk kopuk konuların ayrıştırdığı bir kurgu yerine bütünsel gerçekliğin mizahın eleştirici, saldırgan diliyle açımlandığı ve ilişkilerin ortaya serildiği çok kanallı, temaları tekrar tekrar ortaya çıkaran, hepsini birleştiren bir kurgu uygulanıyor. Bunları burada ayrıştırarak çözümlerken, bu kurgunun dışına çıkarmış olacağız.
HEKİMİN MACERALARI
Karikatürlerin önemli bir bölümü Halis Dokgöz'ün öteki mesleği, hekimlik üzerine odaklanıyor. Kitabın başında bazı çizerler ve hekimler Dokgöz'ün sanatı üzerine görüşlerini yazmışlar. Dr. Sermet Koç, şunu not ediyor: "Halis'in üpta sayısı elliye yakın uzmanlık alanı içinde adli tıbbı seçmesi, bence adli tıbbın, 'tıbbın en sosyal ve politik dalı' olmasından kaynaklanıyor. Adli tıpta çelişkiler yan yanadır, yaşamla ölüm, mazlumla cani! Böyle bir alan, sanat ve karikatür için bulunmaz konulara sahip. Elbette üretmek için, kocaman bir yürek lazım. Bilimi ve sanatı özümsemiş bir yürek. " Dokgöz'ün karikatürlerinde bu buluşmanın verimli sonuçlarını görüyoruz. Hekimliğin son yirmi yılından güncel sahneler buluyoruz Çizgisel'de. Muayene için saldıran hasta kalabalığı karşısında ellerini yukarı kaldırmış "teslim oluyorum" jesti sergileyen hekimi, başka bir karikatürde, kentin sokağına mendilini sermiş, diplomasını arkasındaki duvara yapıştırmış, yılan yerine stetoskopunu oynatan Hint fakiri rolünde görürüz. Yılan ise duvara yaslanmış keyifle bu tuhaf aletin onun yerini aldığı gösteriyi izler. Hekimin üstlendiği roller çeşidenir, bir karikatürde, "hasta haklan", "sağlık hakkı", "hukuk", "insan haklan", "etik" kavramlarını bağdaştırarak görev yapmaya çalışan hekimi ip üstünde bir cambaz olarak görürüz. İpten düşmemeye çalışırken dengesini sağlamak için bir elinde stetoskop ötekinde "Tam Gün Yasası" yazan bir kitap tutmaktadır ve gözleri dört açılmış düşmemek için çırpınmaktadır. Gölgesi ağır kolilerle ilci büklüm hekim, hekimliğin yük hamallığına dönüştüğü bir sağlık sisteminin resmidir. Bir başka karikatürde hekimin şaştığı, damarlarına çektiği serumları duvara çentikleyen hasta olur. Halis Dokgöz çuvaldızı hekimlere batırmayı da ihmal etmez, yanma yaklaşmaya korkulan hastaya, belki de bir AİDS hastasına beş metrelik borusu olan bir stetoskopun ucundan bakan hekim ve sağlık personelinin karikatürünü de çizer. Sağlık sistemi içinde Hasta Haklarım kemiren bir fareye suçüstü yapar karikatürcü, bu farede egemen sınıfın politikacısını ve sermayeyi hemen teşhis ederiz. Hekimlik görevini yapabilmek için, İnsana hak ettiği sağlık hizmetini verebilmek için "GREV"e çıkmak gerekirse çıkılır. Ya da bütün insanlık için gerekenleri de reçetelere yazmayı düşünmeden olmaz; "yurtta barış, dünyada barış" gibi bir ilacı herkese içirmeyi karikatürcü helam düşünür. Sosyal Güvenlik ile İMF şemsiyelerinin karikatürü eşitsizlik denkleminin bir başka sunumudur.
İstanbul'dayken Tabip Odası'nın aylık dergisinin kapaklarını da çizen sanatçı, konulara afiş, grafik yalınlığında ve carpıcıhğında bakmayı geliştirmiştir. Kitapta bunun usta Örnekleri var. Beton yığını apartmanların kapattığı gökyüzünde uçması gereken uçurtma, balon ve boş bir alan bulup koşturacak top önünde kara kara düşünen çocuk, bir kentleşme ve çocuk sempozyumunun afişi olabilir rahatlıkla. Aynı çocuğu başka bir karikatürde, o apartmanların kuşattığı ve kararttığı gökyüzünü sapanıyla parçalayarak güneşe bir pencere açmışken görürüz. Demek ki karikatür durum tespiti yapağı kadar eylem tespiti de yapar ve eyleme çağrı işlevi yükümlenir. Çizmek, İstemektir; depremin yerle bir ettiği evlerin ve Kızılay çadırlarının arkada gözüktüğü bir karikatürün ön planında evsiz çocuk tek kadı, bacasından duman tüten kırmızı canlı bir ev çizer. Bu evi, bu evin benzerlerinin oluşturduğu bir şehri istemektedir. Çizmek böyle bir geleceği tasarlamaktır. Düşünmektir. Oysa düşünmeyi ortadan kaldırmak İçin örgütlenmiş bir eğitim vardır. Düşünen öğrencinin çevresini öfke ve tehdit balonlarının doldurduğu bir karikatür bu gerçeği anlatır.
YABANCILAŞMANIN GÖRÜNÜMLERİ
Halis Dokgöz'ün karikatürlerinde hekimlik, kendeşme ve çevrenin tahribatı konu ve temalarıyla birlikte üçüncü öbekten söz edebiliriz. Bunları, sınıflı toplumun yaşamın çeşitli alanlarında yol açdğı yabancılaşmanın görünümleri olarak tanımlayabiliriz. Halis Dokgöz bu türden karikatürlerinden birinde, maskelerini portmantoya asmış uyuyan adamın uyurken de bir maske taktığını gösterir bize. Adamın kimliği konusunda bir ipucu yoktur. Sanatçı, maskeli olma ilişkisini sorgular, ama kimin maskeli olduğu ve bundan nasıl çıkarlar elde ettiği bizdeki verili bilince bırakılmıştır. Uykuda bile gerçek yüzünü ortaya koymaya korkan bu adamın karikatürü, maskesiz yasama yani yabancılaşmanın aşıldığı bir yaşama güçlü bir çağrı değil midir? Üstünde sevimli Walt Disney faresinin resmini taşıyan bir tişört bulunan adamın, gerçek fare karşısında korkudan tabureye zıplamış, çığlık atar hali yabancılaşmanın başka bir resmini sunar. Güneşin resmini yaparken muma bakan ressama ne demeli. Haksız da sayılmaz, güneşe bakmak kolay mı? Yoksul ailenin zayıf çocukları televizyondaki yemek tarifleri programını izler. Doğanın diyalektiği balonla gökyüzüne yükselerek intihar eden balıkla, boynuna taş bağlamış, balığın çıktığı suya atlamaya hazırlanan insanın bakışlarında dışa vurur. Mürekkepbahğı, kendi mürekkebiyle denizlere karikatür çizen yedi kollu bir çizerdir. Erdoğan Karayel onun için, "Güncel olaylardan ateşi yükseldiğinde gerekli müdahaleyi yapıyor. Ancak oda biliyor ki bu umutsuz vaka. Belki bu albüm iyi gelir hastalığa. " demişti. Karikatürcü hekim ya da hekim karikatürcü, Erdoğan Karayerin sözünü ettiği ifiah olmaz hastalığına çare ararken, yedi kollu olmayı hayal eder; kendi üretimi mürekkep karmaşık bir hayatın çizgisel tasviri için zorunlu düşünsel, sanatsal çalışmaların bütününü simgelese yeridir.
FAŞİZMİN YEREL VE GÜNCEL SOMUTU
Halis Dokgöz'ün çok sesli kurgusunda faşizm temasının da önemli bir yeri var. Faşizm konusunda somutun çizgisel imgeleştirmesi bu konuda aydınlatıcı sonuçlar sağlar. Ülkemizde dincilikle faşizmin nasıl bütünleşik bir sermaye hareketi olduğu bu karikatürlerde apaçık görülüyor. Faşizm aletleri, başlığını verebileceğimiz bir karikatüre bakalım: Takkeli yobazın sakallarına gizlenmiş bitler gibidir; sadr, hançer, tüfek, bomba, dinamit, çivili sopa, çarşaf, ama en çarpıcısı, İçindeki insanlarıyla Madımak otelini yakan alevli paçavradır. Sanatçı egemen ideolojinin parçalara ayırıp, görmemizi engellediği gerçekliği basit bir imgeyle bütünleştirir, gözümüze sokar. Karikatürden bu yüzden korkulur. Aynı yobaz portrenin, gerçek yaşamda iktidar sahibi örneklerini çok gördüğümüz, öfke kusan bir hitabeti sırasında tükürükler saçılan ağzında diş yerine mezar taşlan çizilmiştir. Faşizmi bu topraklarda somudayan imgenin saldırgan ve ölümcül yüzünü bir kere daha aydmlanr Dokgöz. Hemen arkasından ateşi insan yakmak için kullanan takkelinin panikle kaçağını görürüz; kovalayanlar ise yüksek sesle haykınlan kavramlardır: Laiklik! Sanat! Bilim! Kültür! Aşk! Demokrasi! Özgürlük! însan Hakları! Atatürk! Faşizmin portresini çizmeyi sürdürür Dokgöz, silahların yuvası sakalı bu kez insanları bağlayan ahtapot kollan gibidir. Elinde kitap taşıyan genç, kollan bağlanmış adam, çığlık atan genç kız bu bağlardan kurtulmak için haykırırken, takkeli yobazın hain sırıtmasını görürüz. Halis Dokgöz'ün çizgilerini, desen ve kompozisyon açısından değerlendirecek olursak, iki anlayışın bir sentezi olarak görebiliriz: Gırgır anlayışı ile gazete ve dergilerde gelişen editoryal karikatür çizgisinin bir bireşimi. Dokgöz'ün deseninin ve kompozisyonun zaman zaman bu bireşimi gerçekleştirmede zayıf kaldığını da not etmek zorundayız. Tan Oral, Halis Dokgöz'ün karikatürlerini "çizgili reçetelere" benzetiyor. Halis Dokgöz, tıp tahsili yaparken, Oğuz Aral'a, Raşit Yakalı'ya karikatür alanında öğrencilik yapmış; üp fakültesinden mezun olurken 1991 yılında Raşit Yakalı'ya mektubunda şunları yazmış: "doktorların kendi gerçeklerini topluma anlatmaları gerektiğine inanıyorum. " Çizgisel'i bu inancının gerçeğe dönüşmesi olarak okumak mümkün. Ama yalnızca hekimlerin gerçeğini değil, bizim gerçeğimizi de, insanlığın gerçeğini de bize anlatmaya girişiyor HaJİs Dokgöz'ün Çizgisel karikatürleri.

TLAXCALA: Ελλάδα 2010, Αργεντινή 2001 (YUNANİSTAN)

http://www.tlaxcala-int.org/article.asp?reference=2230

Halis Dokgöz, Τουρκία   TLAXCALA: Ελλάδα 2010, Αργεντινή 2001

6 Aralık 2010 Pazartesi

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...

ÇOCUĞUN BESLENME HAKKI

http://www.0-18.org/
BiRLEŞMİŞ MİLLETLERİN ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞMESİ
 
Madde 24 - 2.

Taraf Devletler, bu hakkın tam olarak uygulanmasını takip ederler ve özellikle:

c) Temel sağlık hizmetleri çerçevesinde ve başka olanakların yanı sıra, kolayca bulunabilen tekniklerin kullanılması ve besleyici yiyecekler ve temiz içme suyu sağlanması yoluyla ve çevre kirlenmesinin tehlike ve zararlarını göz önüne alarak, hastalık ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele edilmesi...

23 Kasım 2010 Salı

BİANET'TE ÇOCUK HAKLARI KARİKATÜRLERİ...

ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ'NİN KABULÜNÜN 21. YILI

Karikatürlerle Çocuk Hakları

"Karikatür ve Çocuk Hakları" kitabı için Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde çocuğa tanınan hakları resmeden Halis Dokgöz'ün karikatürlerini sözleşmenin kabulünün 21. yılında yayınlıyoruz...
İstanbul - BİA Haber Merkezi  20 Kasım 2010, Cumartesi
 
Haberleşme hakkı, sosyal güvence ve korunma hakkı, düşünce hakkı; barınma hakkı, eğitim hakkı...
Bunlar 20 Kasım 1989'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun kabul ettiği Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde çocuğa tanınan haklardan sadece bir kaçı. Çocuğun bu temel haklarını Türkiyeli sanatçı Halis Dokgöz, "Karikatür ve Çocuk Hakları" kitabı için resmetti.

http://bianet.org/biamag/cocuk/126120-karikaturlerle-cocuk-haklari
 Kitap Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından desteklenen, Türkiye'de AB Bilgi Merkezleri Ağı'nı Destekleme Projesi çerçevesinde, Mersin AB Bilgi Merkezi ile Mersin Çocukları İstismar ve İhmalden Koruma Derneği'nin 25 - 31 Ekim 2010 tarihinde gerçekleştirdiği "Çocuk Hakları Karikatür Sergisi" kapsamında hazırlandı.
Sergide Almanya'dan Hayati Boyacıoğlu ve Erdoğan Karayel, Azerbeycan'dan Seyran Caferli, KKTC'den Hüseyin Çakmakçı, Belçika'dan İsmail Doğan, Türkiye'den Dokgöz ve Mehmet Gölebatmaz ile Norveç'ten Firuz Kutal'ın çizimleri yer aldı.
Çocuk Hakları Sözlemesi'nin kabulünün 21. yılında proje için çizdiği karikatürleri  kişisel blogunda yayınlayan Dokgöz'ün çizimlerini, sözleşmenin ilgili maddeleriyle birlikte yayınlıyoruz.

Çocuğun Haberleşme Hakkı

Çocuğun haberleşme hakkı  Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 42. maddesinde düzenleniyor:
"Taraf Devletler, Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı taahhüt ederler."

Çocuğun Sosyal Güvence ve Korunma Hakkı

Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 26. maddesinde çocuğun sosyal güvenlikten yararlanma hakkı tanımlanıyor:
"Taraf Devletler, her çocuğun sosyal sigorta dahil, sosyal güvenlikten yaralanma hakkını tanır ve bu hakkın tam olarak gerçekleşmesini sağlamak için ulusal hukuklarına uygun, gerekli önlemleri alırlar.
"Sosyal Güvenlik, çocuğun ve çocuğun bakımından sorumlu olanların kaynakları ve koşulları göz önüne alınarak ve çocuk tarafından ya da onun adına yapılan sosyal güvenlikten yararlanma başvurusuna ilişkin başkaca durumlar da göz önünde tutularak sağlanır."

Çocuğun Düşünce Hakkı


Düşünceyi açıklama hakkı Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 13. Maddesinde düzenleniyor. Sözleşmede Türkiye'nin de aralarında bulunduğu imzacı devletler, çocuğun düşüncesini özgürce ifade hakkını korumakla yükümlü kılınıyor:
"Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir. Bu hak, ülke sınırları ile bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.
"Bu hakkın kullanılması yalnızca; a) Başkasının haklarına ve itibarına saygı, b) Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu sağlığı ve ahlakın korunması nedenleriyle ve kanun tarafından öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yapılan sınırlamalara konu olabilir."

Özürlü Çocukların Hakları

Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 23. maddesinde özürlü çocuklarla ilgili düzenlemeler şöyle:
"Taraf Devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların saygınlıklarını güvence altına alan, özgüvenlerini geliştiren ve toplumsal yaşamı etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran şartlar altında eksiksiz bir yaşama sahip olmalarını kabul ederler.
"Taraf Devletler, özürlü çocukların özel bakımdan yararlanma hakkını tanırlar ve eldeki kaynakları yeterliliği ölçüsünde ve yapılan başvuru üzerine, yardımdan yararlanabilecek durumda olan çocuğa ve onun bakımından sorumlu olanlara, çocuğun durumu ve anne-babasının veya çocuğa bakanların içinde bulundukları koşullara uygun düşecek yardımın yapılmasını teşvik ve taahhüt ederler.
"Özürlü çocuğun özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2 inci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım, çocuğun anne-babasını ya da çocuğa bakanların parasal (mali) durumları göz önüne alınarak, olanaklara ölçüsünde ücretsiz sağlanır. Bu yardım; özürlü çocuğun eğitimi, meslek eğitimi, tıbbi bakım hizmetleri, rehabilitasyon hizmetleri, bir işte çalışabilecek duruma getirme hazırlık programları ve dinlenme/eğlenme olanaklarından etkin olarak yararlanmasını sağlamak üzere düzenlenir ve çocuğun en eksiksiz biçimde toplumla bütünleşmesi yanında, kültürel ve ruhsal yönü dahil bireysel gelişmesini gerçekleştirme amacını güder.
"Taraf Devletler, uluslararası işbirliği ruhu içinde, özürlü çocukların koruyucu sıhhi bakımı, tıbbi, psikolojik ve işlevsel tedavileri alanlarına ilişkin gerekli bilgilerin alışverişi yanında, rehabilitasyon, eğitim ve mesleki eğitim hizmetlerine ilişkin yöntemlerin bilgilerini de içerecek şekilde ve Taraf Devletlerin bu alanlardaki güçlerini, anlayışlarını geliştirmek ve deneyimlerini zenginleştirmek amacıyla bilgi dağıtımını ve bu bilgiden yararlanmayı teşvik ederler. Bu bakımdan, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri, özellikle göz önüne alınır."

Çocuğun Barınma Hakkı

Bu hak Sözleşme'nin 16. Maddesinde düzenleniyor:
"Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldıramaz. Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır."

Çocuğun Eğitim Hakkı

Sözleşme'nin 28. Maddesinde çocuğun eğitim hakkı düzenleniyor:
"Taraf Devletler, okul disiplinin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.

"Taraf Devletler eğitim alanında,özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle göz önünde tutulur." (SP)

15 Kasım 2010 Pazartesi

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...

http://www.0-18.org/
ÇOCUĞUN HABERLEŞME HAKKI
 
BiRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Madde 42

Taraf Devletler, Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı taahhüt ederler.

10 Kasım 2010 Çarşamba

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...


http://www.0-18.org/

 
Madde 26 - 1.
Taraf Devletler, her çocuğun sosyal sigorta dahil, sosyal güvenlikten yaralanma hakkını tanır ve bu hakkın tam olarak gerçekleşmesini sağlamak için ulusal hukuklarına uygun, gerekli önlemleri alırlar.

Madde 26 - 2.
Sosyal Güvenlik, çocuğun ve çocuğun bakımından sorumlu olanların kaynakları ve koşulları göz önüne alınarak ve çocuk tarafından ya da onun adına yapılan sosyal güvenlikten yararlanma başvurusuna ilişkin başkaca durumlar da göz önünde tutularak sağlanır.

9 Kasım 2010 Salı

ÇOCUK HAKLARI SERGİSİ ALMANYA MERHABA DERGİSİNDE...


MERHABA DERGİSİ
ALMANYA
Kasım 2010, 14. Yıl, Sayı: 185
 












7 Kasım 2010 Pazar

ÇİZGİSEL İRAN'DA...

http://saeedartoon.blogfa.com/
کتاب هالیس دوغض از کارتونهایش 106 صفحه رنگی به دستم رسید هالیس پزشکی کاریکاتوریست است
ساکن استانبول میتوانید برای اطلاعات بیشتر به وبلاگ ایشان سر بزنید.

SaeedArtoon
Art & Cartoon İRAN


Çizgisel














http://saeedartoon.blogfa.com/

http://saeedartoon.blogfa.com/

6 Kasım 2010 Cumartesi

ÇOCUK KORUMA MERKEZLERİ EL KİTABI...


Çocuk Koruma Merkezleri El Kitabı 2010

Üniversiteler
İçin
Hastane
Temelli
Çocuk Koruma Merkezleri
El Kitabı 2010
yayınlandı...


Yayına hazırlayanlar:
Prof.Dr.Tolga Dağlı
Prof.Dr.Mehmet Akif İnanıcı

Yazarlar;
Av. Arzu Bilge, PhD. Ayşe Serin, Av.Ayşenur Demirkale, Doç.Dr.Behiye Alyanak, Prof.Dr. Betül Ulukol, PhD. Elif Günçe, SHU Figen Paslı, Prof.Dr. Figen Şahin, Psk. Gökçe Yılmaz, Doç.Dr. Halis Dokgöz, Yrd.Doç.Dr.Hakan Kar, Av. Hatice Kaynak, Prof.Dr. Mehmet Akif İnanıcı, Av. Mine Erdem, Av. Necla Acar, Prof.Dr. Necmi Çekin, Uzm.Dr. Neşe Ferdahlı Fiş, SHU Özdecan Bezirci, Av. Seda Akço, Prof.Dr. Serpil Salaçin, Yrd.Doç.Dr.Şahika Şişmanlar, Prof.Dr.Şevki Sözen, Prof.Dr.Tolga Dağlı, Prof.Dr. Ümit Biçer.

26 Ekim 2010 Salı

ÇOCUK HAKLARI KARİKATÜR SERGİSİNDEN...


Sergiden...
“Karikatür ve Çocuk Hakları” karikatür sergisi 25 Ekim 2010 tarihinde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde saat 17:00’de açıldı. Sergi 31 Ekim 2010 tarihine kadar açık kalacak. Sergide 8 çizerden toplam 40 karikatür yer alıyor.


Katılan sanatçılar;
HAYATİ BOYACIOĞLU (ALMANYA), SEYRAN CAFERLİ (AZERNAYCAN), HÜSEYİN ÇAKMAK (KKTC), İSMAİL DOĞAN (BELÇİKA), HALİS DOKGÖZ (TÜRKİYE), MEHMET GÖLEBATMAZ (TÜRKİYE), ERDOĞAN KARAYEL (ALMANYA), FİRUZ KUTAL (NORVEÇ).

Sergiden izlenimler...                               
Sergiden...


                          

Sergiden...
 

Sergiden...

Sergiden...



Sergiden...

22 Ekim 2010 Cuma

"KARİKATÜR VE ÇOCUK HAKLARI" KİTABI YAYINLANDI...

 
Kapak ön

"Çocuk Hakları Karikatür Sergisi" Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından desteklenen Türkiye’de AB Bilgi Merkezleri Ağı’nın Desteklenmesi Projesi çerçevesinde Mersin AB Bilgi Merkezi ile Mersin Çocukları İstismar ve İhmalden Koruma Derneği işbirliği ile 25-31 Ekim 2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir. “Karikatür ve Çocuk Hakları” kitabı bu kapsamda hazırlanmıştır. Şiddet, yaşamın her alanında, duygusal, sözel, fiziksel, cinsel, ekonomik ve daha birçok boyutuyla karşımıza çıkan bir olgudur. Şiddetin karmaşık yapısı dolayısıyla tanımlanması, nedenlerinin araştırılması ve önlenmesine yönelik çalışmaların yürütülmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Çocuk istismarı, çocuğun bakımından sorumlu olan erişkin bireylerin çocuğun fiziksel, gelişimsel ve psikososyal açıdan iyi olma halini olumsuz yönde etkileyen tutum ve davranışlarını içermektedir. İstismar olgularının sonuçları ceza amacıyla çocuğa atılan ufak bir tokatla oluşabilen bir ekimozdan, psikotik bir anne-baba ya da bakımından sorumlu kişi veya kurumsal yapı tarafından öldürülmesine kadar değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.  

Kapak arka
Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel ya da duygusal istismar olarak, çocuk ihmali ise fiziksel ya da duygusal ihmal olarak ayrılmaktadır. İstismar ve ihmalin bu farklı şekilleri yalnız aileleri değil, toplumu, sosyal kuruluşları, yasal sistemleri, eğitim sistemini ve iş alanlarını da etkileyen bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır.          Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşın altındaki her insan çocuktur ve sırf çocuk olmasından ileri gelen bir takım haklara sahiptir. Taraf devletler, çocukların bakımı ve korunmasından sorumlu kurumların hizmet ve faaliyetlerin, özellikle, güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından yetkili makamlarca konulan ölçülere uymayı kabul ederler. Bu sözleşme ile birlikte çocuklar sadece korunması gereken varlık olmaktan çıkarak özel hakları olan özneler olmuşlardır. Bu kitabın çocukların haklarına katkı sağlayacak en azından ufak bir adım olmasını dileriz.

Kitapta çalışmaları yer alan sanatçılar: HAYATİ BOYACIOĞLU (ALMANYA), SEYRAN CAFERLİ (AZERNAYCAN), HÜSEYİN ÇAKMAK (KKTC), İSMAİL DOĞAN (BELÇİKA), HALİS DOKGÖZ (TÜRKİYE), MEHMET GÖLEBATMAZ (TÜRKİYE), ERDOĞAN KARAYEL (ALMANYA), FİRUZ KUTAL (NORVEÇ).

ÇOCUK HAKLARI KARİKATÜR SERGİSİ...

Karikatür: Hayati Boyacıoğlu (Almanya)
ÇOCUK HAKLARI
KARİKATÜR SERGİSİ

Karikatür: Seyran Caferli (Azerbaycan)

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi ve Mersin Çocukları İstismar ve İhmalden Koruma Derneği’nin birlikte organize ettikleri “Karikatür ve Çocuk Hakları” karikatür sergisi 25 Ekim 2010 tarihinde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde saat 17:00’de düzenlenecek bir kokteyl ile açılıyor. Sergi 31 Ekim 2010 tarihine kadar açık kalacak. Sergide 8 çizerden toplam 40 karikatür yer alıyor.

Katılan sanatçılar;

HAYATİ BOYACIOĞLU (ALMANYA)

SEYRAN CAFERLİ (AZERBAYCAN)

HÜSEYİN ÇAKMAK (KKTC)

İSMAİL DOĞAN (BELÇİKA)

HALİS DOKGÖZ (TÜRKİYE)

MEHMET GÖLEBATMAZ (TÜRKİYE)

ERDOĞAN KARAYEL (ALMANYA)

FİRUZ KUTAL (NORVEÇ)




Karikatür: Hüseyin Çakmak (KKTC)
 


Karikatür: İsmail Doğan (Belçika)
 

Karikatür: Halis Dokgöz (Türkiye)


Karikatür: Mehmet Gölebatmaz (Türkiye)



Karikatür: Erdoğan Karayel (Almanya)
 

Karikatür: Firuz Kutal (Norveç)


20 Ekim 2010 Çarşamba

ÇOCUK HAKLARI KARİKATÜR SERGİSİ...



25-29 Ekim 2010 MERSİN
 

25-29 EKİM 2010
 ÇOCUK HAKLARI
KARİKATÜR SERGİSİ


Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi ve Mersin Çocukları İstismar ve İhmalden Koruma Derneği’nin birlikte organize ettikleri “Karikatür ve Çocuk Hakları” karikatür sergisi 25Ekim 2010 tarihinde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde saat 17:00’de düzenlenecek bir kokteyl ile açılıyor. Sergi 31 Ekim 2010 tarihine kadar açık kalacak. Sergide 8 çizerden toplam 40 karikatür yer alıyor. Katılan sanatçılar; HAYATİ BOYACIOĞLU (ALMANYA), SEYRAN CAFERLİ (AZERNAYCAN), HÜSEYİN ÇAKMAK (KKTC), İSMAİL DOĞAN (BELÇİKA), HALİS DOKGÖZ (TÜRKİYE), MEHMET GÖLEBATMAZ (TÜRKİYE), ERDOĞAN KARAYEL (ALMANYA), FİRUZ KUTAL (NORVEÇ).
         Sergi sırasında, sergilenen karikatürlerden oluşturulan “Karikatür ve Çocuk Hakları” karikatür albümü sergiyi izleyenlere hediye edilecektir.

18 Ekim 2010 Pazartesi

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...


www.0-18.org

ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ



Madde 16 - 1.
Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldıramaz.

Madde 16 - 2.
Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

11 Ekim 2010 Pazartesi

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...

http://www.0-18.org/
BiRLEŞMİŞ MİLLETLERİN ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞMESİ

Madde 23 - 1.
Taraf Devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların saygınlıklarını güvence altına alan, özgüvenlerini geliştiren ve toplumsal yaşamı etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran şartlar altında eksiksiz bir yaşama sahip olmalarını kabul ederler.

Madde 23 - 2.
Taraf Devletler, özürlü çocukların özel bakımdan yararlanma hakkını tanırlar ve eldeki kaynakları yeterliliği ölçüsünde ve yapılan başvuru üzerine, yardımdan yararlanabilecek durumda olan çocuğa ve onun bakımından sorumlu olanlara, çocuğun durumu ve anne-babasının veya çocuğa bakanların içinde bulundukları koşullara uygun düşecek yardımın yapılmasını teşvik ve taahhüt ederler.

Madde 23 - 3.
Özürlü çocuğun özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2 inci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım, çocuğun anne-babasını ya da çocuğa bakanların parasal ( mali) durumları göz önüne alınarak, olanaklara ölçüsünde ücretsiz sağlanır. Bu yardım; özürlü çocuğun eğitimi, meslek eğitimi, tıbbi bakım hizmetleri, rehabilitasyon hizmetleri, bir işte çalışabilecek duruma getirme hazırlık programları ve dinlenme/eğlenme olanaklarından etkin olarak yararlanmasını sağlamak üzere düzenlenir ve çocuğun en eksiksiz biçimde toplumla bütünleşmesi yanında, kültürel ve ruhsal yönü dahil bireysel gelişmesini gerçekleştirme amacını güder.

Madde 23 - 4.
Taraf Devletler, uluslararası işbirliği ruhu içinde, özürlü çocukların koruyucu sıhhi bakımı, tıbbi, psikolojik ve işlevsel tedavileri alanlarına ilişkin gerekli bilgilerin alışverişi yanında, rehabilitasyon, eğitim ve mesleki eğitim hizmetlerine ilişkin yöntemlerin bilgilerini de içerecek şekilde ve Taraf Devletlerin bu alanlardaki güçlerini, anlayışlarını geliştirmek ve deneyimlerini zenginleştirmek amacıyla bilgi dağıtımını ve bu bilgiden yararlanmayı teşvik ederler. Bu bakımdan, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri, özellikle göz önüne alınır.

3 Ekim 2010 Pazar

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...

http://www.0-18.org/
http://halisdokgoz0-18cizgi.blogspot.com/
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
 
ÇOCUĞUN DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
 
Madde 13 - 1.
Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir;bu hak, ülke sınırları ile bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.
 

1 Ekim 2010 Cuma

ÇİZGİ ÇOCUKLAR...

www.0-18.org
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
Madde 28 - 2.
Taraf Devletler, okul disiplinin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.



Madde 28 - 3.
Taraf Devletler eğitim alanında,özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle göz önünde tutulur.

27 Eylül 2010 Pazartesi

HAYATİ BOYACIOĞLU SÖYLEŞİSİ...

ANLAŞILABİLİR ÇİZGİNİN PEŞİNDE BİR ÇİZER: HAYATİ BOYACIOĞLU


Hayati Boyacıoğlu ve Halis Dokgöz akdenizde...

Bir Berlin gezisinde, öncesinde çizgilerinden tanıdığım Hayati Boyacıoğlu ile karşılaşıp tanışma ve çizgi dostluğunu pekiştirme şansı bulmuştum. Çok geçmeden bir proje çevresinde yolu Mersin’den geçti ve oturup çizgileri ve yaşlamı üzerine söyleşme olanağı bulduk. Akdenizin maviliklerine ve sıcağına ek olarak sıcak kanlı hayati Boyacıoğlu söyleşisi çakıştı. Çizerlerle söyleişlerin karikatürün kuramsal yönüne hep katkı sağladığını düşünen biri olarak fazla uzatmadan buyurun Boyacıoğlu söyleşisine…

Hayati Boyacıoğlu kimdir? Karikatüre nasıl başladınız?

1972 yılında ortaokulda Gün gazetesinde Oğuz Aral’ın hazırladığı sayfayı görerek çizmeye başladım. Turhan Selçuk’un üçgen şeklinde çizimleriyle İsmet İnönü çizmesinden çok etkilenmiş ve bunu okulda arkadaş ve öğretmenime çizip gösterip ilgi çektiğini görünce çizmeye başladım. Arkasından Gün gazetesinde yer alan mizah sayfası Gırgır dergisine dönüşünce çizimlerim de ivme kazandı.  1975’de Politika gazetesinde ilk karikatürüm yayınlandı. Tepebaşı’ndaki Karikatürcüler Derneği etkinliklerine katılmaya başladım ve ardından çizgi yolculuğu devam etti. Beyoğlu’nda karikatür çizen arkadaşlarla tanıştım. Yıldırım Yıldıran takma adıyla müthiş porte karikatürler çizen arkadaşım vardı, ondan da etkilenerek Dolmabahçe bölgesinde konuşlanıp bende çizmeye devam ettim.

Karikatür: Hayati Boyacıoğlu

Sizin Berlin’de yaşadığınızı biliyorum. Peki göç hikayeniz nasıl gerçekleşti?
İstanbul belediyesi Konservatuarı Tiyatro bölümünü kazandım. Ancak ailem okula gitmeme izin vermedi. Liseyi bitirdiğim dönem seksenli yılların çalkantılı dönemiydi. Üniversiteyi Almanya’da okumaya karar verip Berlin’e gittim. Berlin Hür üniversitesi Alman Filolojisi bölümünü bitirip yüksek master yaptım. Yan bölüm olarak gazetecilik ve pedagojiyi de bitirdim.
Bu süreçte karikatürle aranız nasıldı?
Elbette bu süreçte çizim de devam etti. Karikatürcüler Derneği etkinliklerine katılmayı sürdürdüm. Hep ülkeme geri dönme hayali vardı. Ancak kalıcı olmam ve burada yaşamam gerektiğini anladım, çünkü evlendim ve çocuklarım oldu.
Çizgilerinin ana konuları da bu bağlamda mı gelişiyor?
Bilimle uğraşan belli alanları inceler. Karikatürde ise yaşanılan mekan ve kişisel bakış belirleyici oluyor. Üniversite yıllarında karma sergiler açmaya başladım. Bu nedenle biyografimde göç ve göç olgusu çağımızın en başı çeken olgusudur. Göç bitmek tükenmek bilmeyen bir olgudur. Sadece iç dış göç değil beyin göçü de söz konusudur. Göç sonucu yeni olgularla karşılaşılıyor. Örneğin eşini hiç çıplak görmemiş bir köylü vatandaşının Almanya’da çıplak kadınları görüyor, yaşamadığı şeyler ve teknolojiyle tanışıyorlar ve bu durumda mizah, absürtlükler ve komik olaylar ortaya çıkıyor. Ben de bunları yaşayan biri olarak oturup çizdim.

Karikatür: Hayati Boyacıoğlu

Yaşadığın Berlin’in bazı özellikleri var “Berlin Duvarı” öncesi, yıkılışı ve sonrası sürece tanıklığın hakkında neler dersin?
Berlin çepeçevre duvarla çevrili bir adanın yarı parçası gibiydi. Bizim yaşadığımız bölge başkent değildi, Doğu Almanya içinse başkentti. Batı Berlin resmen bir ada gibiydi. Dışarıdan gelen desteklerle ayakta kalıyordu. İngiliz, Amerikan ve Fransızların kontrolünde, diğer kısım ise Sovyetler kontrolündeydi. Bu duvarın Sovyet desteği ile koruma amaçlı kurulduğu öne sürülüyordu. Batı Berlinliler duvarın ilk inşası sırasında pek aldırış etmemiş ve duvarı ciddiye almamışlar. Ancak 1961 yılında bir sabah duvar ile karşı karşıya kalmışlar…
Duvarın yıkılış öyküsüne gelince glasnost ile birlikte yayılan dalga Almanya’yı da sardı. Ve baş edilemeyen bir durum ortay çıktı. Kişisel olarak da bu duvarın yıkılmasına bizzat tanıklık ettim. Almanya’da bir iş yerine gitmiştim, saatçi duvara tutunuyormuş gibi yapıp sonra apar topar yere düşerken “Aaa duvar yıkılmış!...” diye haykırdı. Kıyamet koptu ve bir anda süreç başladı ve bitti. Ardından öncesi, esnası ve sonrası ile duvar karikatürleri ve duvarın ticari bir metaya dönüşmesine tanıklık ettik.
Karikatür: Hayati Boyacıoğlu
Çizgilerinde daha çok göç, duvar, kültürel farklılıklar gibi konular daha ön planda gözüküyor. Bunu neye bağlıyorsun?
Karikatür dünyam Oğuz Arallarla başlayıp Turhan Selçuk gibi çizgiye dayanan sade ve çizgi öncelikli bir anlayışa yöneldi zamanla…Üniversitede iken araştırmayı ve kaynağa ulaşmayı öğrendim. İnanılmaz bir kütüphanem oluştu. Ve burada Lurie adında Kanada’da yaşayan bir çizerin çizgileriyle tanıştım. Adeta büyülendim, portreler, kostümler, desenler çok etkileyiciydi. İrlandalı Tomi Ungerer’in de çizgilerinden çok etkilendiğimi ayrıca vurgulamalıyım. Yazısız, evrensel bir çizer siyah, beyaz ve lekelerle eserlerini ortaya çıkarmıştır. Bunları adeta iki boyutlu ancak üç boyutlu çalışmalar olarak görmüşümdür. Alman çizerlerden de etkilendim. Ancak alman çizerler üst seviyede entelektüel kapasiteye seslendiklerini söyleyebilirim. Ben kendi yaşadıklarımı, gözlemlerimi ve kültürel faklılıkları yansıttım diyebilirim…

Kolaj: Hayati Boyacıoğlu

Peki bu ortam çizgi anlayışına nasıl yansıdı?
 Biraz ters tepti diyebilirim, elitist olandan ziyade anlaşılabilir olma kaygısı ön plana çıktı diyebilirim. İnsanlar çizgiyle daha çok gülmek istiyor, düşündüren ve sorgulayan kara mizah ise sıkıntı yaratıyor. Biraz sentez olabilecek düşündüren ancak tebessüm de ettirebilen bir tarz yakalamaya çalıştım.
Almanya’da nerelerde çizgilerini yayınladın?
Yaklaşık 20 yıldır ırkçılık karşıtı bir dergi olan “Die Brucke”ye çiziyorum. Albümler çıkarıyor, sergiler açıyorum. Almanya’da yayın etkinliğini sürdüren Don Quichotte oluşumuna katkıda bulunmayı sürdürüyor ayrıca www.siyah-beyaz.com adlı sitede çalışmalarımı yayınlamayı sürdürüyorum.Almanya’da ki son seçimler ile ilgili özellikle Merkel çizimlerim Berlin Metrosunda sergilenerek binlerce kişiye ulaştı.
Karikatürcü gözüyle dünya ve karikatür nereye gidiyor?
Gözlemlediğim kadarı ile karikatür giderek çarpıcı ve vurucu niteliklerinden arınıp daha çok süsleme ve yazı ağırlıklı bir hal almaya başladı. Oysa dünyanın her zaman olduğundan daha fazla eleştiriye, sağlam bilekli, yürekli, dürüst ve cesur çizerlere ihtiyacı var. Ve elbette bu çizgileri yayınlayabilecek yeni mecralara ve yeni okurlara gereksinimi var. Medyanın sunduğu bombardıman ile yaşamda belirleyici olan öncelikler de belirleniyor ve bu şekilde toplumun uyutulması söz konusu oluyor. Bu noktada çizerlerin sorumluluğu oldukça fazla. Çizerler sömürülüyor, çizerek yaşamını kazanan karikatürcü isteyerek veya istemeyerek otosansür uyguluyor ve kendi naifliğini ve zamanla da çizerliğini yitirmeye başlıyor maalesef…

Karikatür: Hayati Boyacıoğlu

Berlin’den Türkiye nasıl görünüyor?
Öncelikle Türkiye’yi çok seviyorum ve Mersin’i de çok beğendim ve sevdim. Bu ülkenin insan sıcaklığını başka bir Avrupa ülkesinde bulma şansınız yok denecek kadar azdır. Her zaman farklı yansıtılsa da olağanüstü hoşgörülü bir ülkeyiz ve bu da oldukça pozitif bir özellik…Ancak çok gürültülü ve bilgi kirliliği mevcut. Öyle bir ortam var ki, gerçeği anlamak ile ortaya koymak arasında muazzam bir uçurum var. Anlama, anlatma ve anlaşılamama sorunu var diye düşünüyorum.
Dışarıdan baktığımız zaman siyah saçlı, bıyıklı, türbanlı, dil bilmeyen, çok çocuklu, savaşçı, aşırı milliyetçi, kurnaz, çalışmadan AB’ye girmeye çalışan bir toplum gibi yansıtılıyor. Ben de yer yer haklılık payı da olsa gerçeğin bu olmadığını çizgilerimle ifade etmeye çalışıyorum.
Oralardan Türk karikatürü nasıl görünüyor?
Türk karikatürü de Türkiye gibi gürültülü ve iki, ayrı anlayış var. Üst tabakaya hitap eden halka kapalı bir mizah ve halka hitap ettiğini söyleyen yazılı, müstehcenlikten beslenen ve bunu halk böyle istiyor diye savunan anlayışlar mevcut. Bu iki anlayış aynı zamanda birbirine kısmen düşman ve ayrıştırıcı olduğunu gösteriyor. Uzlaşma kültürünün olmadığı çok açık…Gazete çizerlerine bu alanda daha olumlu yaklaşıyorum. Çizer uzlaştırıcı olmalı, derdini anlatırken elitizmin vıcık vıcıklığına ve popülizmin sahte başarılarına kaymamalı.
Artı karikatür alanında tanı koyulma süreci çoktan geçti, tedavi ve rahabilitasyon sürecine gereksinim var. Özellikle genç kuşak çizerler işin kolayına kaçmadan araştırıp, okuyarak internetin evrensel gücünden de yararlanarak karikatür sanatını geleceğe taşıyacaklarına inanmak istiyorum. İzleyici yoksa çizgi de yoktur. Bu nedenle çizgi topluma ulaşmalıdır. Topluma ulaşmada amaç çizgiyi usta çizerler beğensin diye değil toplum için değişim ve dönüşüm için istemeliyiz. Aşçı yemeğini yesinler diye yapmalıdır. İşin kolayına kaçmadan, para, pul, şan ve şöhret için değil sorumluluk bilinciyle olmalıdır.


Hayati Boyacıoğlu

Hayati Boyacıoğlu Kimdir?
1960 yılında İstanbul'da doğan Hayati Boyacıoğlu Berlin'de Alman Filolojisi ve gazetecilik ve eğitimbilim dallarında yüksek lisans yaptı. 1978 yılından beri Almanya'da yaşayan Boyacıoğlu'nun "Integrationale Begegnungen" (Farklı Kültürlerin Karşılaşması) adlı bir karikatür albümü bulunmaktadır. Almanya'nın çeşitli eyaletlerinde pek çok kişisel sergi açan Boyacıoğlu'nun yazdığı "Kanaken sind Süpermaenner" adlı kabare tarzı oyun 1985 yılında Ludwigshafen'da Türkçe ve Almanca olarak sahnelendi. Bir büyük gazetenin Berlin bürosunu da bir süre yöneten Boyacıoğlu şu anda Almanya'da iki dilde yayın yapan mizah dergisi Don Quichotte'un yayın kurulu üyesidir. Pek çok dergi, gazete, okul kitabı ve takvimde ve çalışmaları yayınlanan Hayati Boyacıoğlu’nun çizgileri sürekli olarak Saarbrücken’de yayınlanan “Die Brücke“ adlı ırkçılık-ayrımcılık karşıtı dergide yer almaktadır. Boyacıoğlu’nun karikatür ve kolaj çalışmaları aralarında “www.toonpool.com“ adlı karikatür sitesinin de bulunduğu pek çok internet platformunda yayınlanmaktadır.  Evli ve iki çocuk babası Boyacıoğlu, Karikatürcüler Derneği üyesi olup Le Monde çizeri Jean Plantu ve eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın birlikte hayata geçirdikleri “Cartooning for Peace” adlı barış çizerleri inisiyatifinin de üyeleri arasındadır.

http://www.oburmizah.com/oburmizah/yeni_akrep_93.pdf