Hekim dünyayı çizgisel görürse
Dokgöz karikatürlerde, "hasta haklan", "sağlık hakkı", "hukuk", "insan haklan", "etik" gibi kavramları bağdaştırarak görev yapmaya çalışan hekimi ip üstünde bir cambaz gibi görür
BirGün KİTAP 11 Aralık 2010 |
Halis Dokgöz'ün Çizgisel karikatür albümü romantik bir imgeyle açılıyor: Kaldırımda yatan evsizin yorganı gecede parlayan yıldızlı gökyüzüdür. "Sahip olmak ya da olmak" ikileminden uzak bir yaşamın rüyası uykuda gülümseyen yüzüne yansır. O evreni kendine yorgan kılan, evsiz barksız adam Atilla Jozsep'in şiirindeki "dünya mezar taşın olacak" dediği yedinci adamdır belki. . . Öğrencilik yıllarından beri karikatür çizen bir hekim olan Halis Dokgöz'ün karikatür albümünü Türk Tabipleri Birliği yayımladı. Çizerin 25 yıllık çalışmalarının seçkisi niteliğindeki albümde, bir müzik kavramıyla anlatmak uygun düşer mi bilmiyorum, çoksesli diyebileceğimiz bir kurgu var. Çizerin adli Dp uzmanı olarak içinde yer aldığı hekimlik mesleğiyle ilgili karikatürler, ülke ve dünyanın son yirmi yılda belirleyici sorunları, sömürü, şeriatçılık, çevre kirliliği, piyasacüık, hürriyederin kısıtlanması, adaletin aşındınlması ve benzerlerini açımlayan karikatürler ve yaşamla ilgili daha genel, felsefi nitelikte soyut çağrışımlara açık karikatürler birbirleri içine geçerek kitabı oluşturuyorlar. Böylece kopuk kopuk konuların ayrıştırdığı bir kurgu yerine bütünsel gerçekliğin mizahın eleştirici, saldırgan diliyle açımlandığı ve ilişkilerin ortaya serildiği çok kanallı, temaları tekrar tekrar ortaya çıkaran, hepsini birleştiren bir kurgu uygulanıyor. Bunları burada ayrıştırarak çözümlerken, bu kurgunun dışına çıkarmış olacağız.
HEKİMİN MACERALARI
Karikatürlerin önemli bir bölümü Halis Dokgöz'ün öteki mesleği, hekimlik üzerine odaklanıyor. Kitabın başında bazı çizerler ve hekimler Dokgöz'ün sanatı üzerine görüşlerini yazmışlar. Dr. Sermet Koç, şunu not ediyor: "Halis'in üpta sayısı elliye yakın uzmanlık alanı içinde adli tıbbı seçmesi, bence adli tıbbın, 'tıbbın en sosyal ve politik dalı' olmasından kaynaklanıyor. Adli tıpta çelişkiler yan yanadır, yaşamla ölüm, mazlumla cani! Böyle bir alan, sanat ve karikatür için bulunmaz konulara sahip. Elbette üretmek için, kocaman bir yürek lazım. Bilimi ve sanatı özümsemiş bir yürek. " Dokgöz'ün karikatürlerinde bu buluşmanın verimli sonuçlarını görüyoruz. Hekimliğin son yirmi yılından güncel sahneler buluyoruz Çizgisel'de. Muayene için saldıran hasta kalabalığı karşısında ellerini yukarı kaldırmış "teslim oluyorum" jesti sergileyen hekimi, başka bir karikatürde, kentin sokağına mendilini sermiş, diplomasını arkasındaki duvara yapıştırmış, yılan yerine stetoskopunu oynatan Hint fakiri rolünde görürüz. Yılan ise duvara yaslanmış keyifle bu tuhaf aletin onun yerini aldığı gösteriyi izler. Hekimin üstlendiği roller çeşidenir, bir karikatürde, "hasta haklan", "sağlık hakkı", "hukuk", "insan haklan", "etik" kavramlarını bağdaştırarak görev yapmaya çalışan hekimi ip üstünde bir cambaz olarak görürüz. İpten düşmemeye çalışırken dengesini sağlamak için bir elinde stetoskop ötekinde "Tam Gün Yasası" yazan bir kitap tutmaktadır ve gözleri dört açılmış düşmemek için çırpınmaktadır. Gölgesi ağır kolilerle ilci büklüm hekim, hekimliğin yük hamallığına dönüştüğü bir sağlık sisteminin resmidir. Bir başka karikatürde hekimin şaştığı, damarlarına çektiği serumları duvara çentikleyen hasta olur. Halis Dokgöz çuvaldızı hekimlere batırmayı da ihmal etmez, yanma yaklaşmaya korkulan hastaya, belki de bir AİDS hastasına beş metrelik borusu olan bir stetoskopun ucundan bakan hekim ve sağlık personelinin karikatürünü de çizer. Sağlık sistemi içinde Hasta Haklarım kemiren bir fareye suçüstü yapar karikatürcü, bu farede egemen sınıfın politikacısını ve sermayeyi hemen teşhis ederiz. Hekimlik görevini yapabilmek için, İnsana hak ettiği sağlık hizmetini verebilmek için "GREV"e çıkmak gerekirse çıkılır. Ya da bütün insanlık için gerekenleri de reçetelere yazmayı düşünmeden olmaz; "yurtta barış, dünyada barış" gibi bir ilacı herkese içirmeyi karikatürcü helam düşünür. Sosyal Güvenlik ile İMF şemsiyelerinin karikatürü eşitsizlik denkleminin bir başka sunumudur.
http://displayer.prnet.com.tr/Displayer.aspx?GroupID=4147&ArticleID=43069784 |
AFİŞ NİTELİKLİ ÇALIŞMA
İstanbul'dayken Tabip Odası'nın aylık dergisinin kapaklarını da çizen sanatçı, konulara afiş, grafik yalınlığında ve carpıcıhğında bakmayı geliştirmiştir. Kitapta bunun usta Örnekleri var. Beton yığını apartmanların kapattığı gökyüzünde uçması gereken uçurtma, balon ve boş bir alan bulup koşturacak top önünde kara kara düşünen çocuk, bir kentleşme ve çocuk sempozyumunun afişi olabilir rahatlıkla. Aynı çocuğu başka bir karikatürde, o apartmanların kuşattığı ve kararttığı gökyüzünü sapanıyla parçalayarak güneşe bir pencere açmışken görürüz. Demek ki karikatür durum tespiti yapağı kadar eylem tespiti de yapar ve eyleme çağrı işlevi yükümlenir. Çizmek, İstemektir; depremin yerle bir ettiği evlerin ve Kızılay çadırlarının arkada gözüktüğü bir karikatürün ön planında evsiz çocuk tek kadı, bacasından duman tüten kırmızı canlı bir ev çizer. Bu evi, bu evin benzerlerinin oluşturduğu bir şehri istemektedir. Çizmek böyle bir geleceği tasarlamaktır. Düşünmektir. Oysa düşünmeyi ortadan kaldırmak İçin örgütlenmiş bir eğitim vardır. Düşünen öğrencinin çevresini öfke ve tehdit balonlarının doldurduğu bir karikatür bu gerçeği anlatır.
YABANCILAŞMANIN GÖRÜNÜMLERİ
Halis Dokgöz'ün karikatürlerinde hekimlik, kendeşme ve çevrenin tahribatı konu ve temalarıyla birlikte üçüncü öbekten söz edebiliriz. Bunları, sınıflı toplumun yaşamın çeşitli alanlarında yol açdğı yabancılaşmanın görünümleri olarak tanımlayabiliriz. Halis Dokgöz bu türden karikatürlerinden birinde, maskelerini portmantoya asmış uyuyan adamın uyurken de bir maske taktığını gösterir bize. Adamın kimliği konusunda bir ipucu yoktur. Sanatçı, maskeli olma ilişkisini sorgular, ama kimin maskeli olduğu ve bundan nasıl çıkarlar elde ettiği bizdeki verili bilince bırakılmıştır. Uykuda bile gerçek yüzünü ortaya koymaya korkan bu adamın karikatürü, maskesiz yasama yani yabancılaşmanın aşıldığı bir yaşama güçlü bir çağrı değil midir? Üstünde sevimli Walt Disney faresinin resmini taşıyan bir tişört bulunan adamın, gerçek fare karşısında korkudan tabureye zıplamış, çığlık atar hali yabancılaşmanın başka bir resmini sunar. Güneşin resmini yaparken muma bakan ressama ne demeli. Haksız da sayılmaz, güneşe bakmak kolay mı? Yoksul ailenin zayıf çocukları televizyondaki yemek tarifleri programını izler. Doğanın diyalektiği balonla gökyüzüne yükselerek intihar eden balıkla, boynuna taş bağlamış, balığın çıktığı suya atlamaya hazırlanan insanın bakışlarında dışa vurur. Mürekkepbahğı, kendi mürekkebiyle denizlere karikatür çizen yedi kollu bir çizerdir. Erdoğan Karayel onun için, "Güncel olaylardan ateşi yükseldiğinde gerekli müdahaleyi yapıyor. Ancak oda biliyor ki bu umutsuz vaka. Belki bu albüm iyi gelir hastalığa. " demişti. Karikatürcü hekim ya da hekim karikatürcü, Erdoğan Karayerin sözünü ettiği ifiah olmaz hastalığına çare ararken, yedi kollu olmayı hayal eder; kendi üretimi mürekkep karmaşık bir hayatın çizgisel tasviri için zorunlu düşünsel, sanatsal çalışmaların bütününü simgelese yeridir.
FAŞİZMİN YEREL VE GÜNCEL SOMUTU
Halis Dokgöz'ün çok sesli kurgusunda faşizm temasının da önemli bir yeri var. Faşizm konusunda somutun çizgisel imgeleştirmesi bu konuda aydınlatıcı sonuçlar sağlar. Ülkemizde dincilikle faşizmin nasıl bütünleşik bir sermaye hareketi olduğu bu karikatürlerde apaçık görülüyor. Faşizm aletleri, başlığını verebileceğimiz bir karikatüre bakalım: Takkeli yobazın sakallarına gizlenmiş bitler gibidir; sadr, hançer, tüfek, bomba, dinamit, çivili sopa, çarşaf, ama en çarpıcısı, İçindeki insanlarıyla Madımak otelini yakan alevli paçavradır. Sanatçı egemen ideolojinin parçalara ayırıp, görmemizi engellediği gerçekliği basit bir imgeyle bütünleştirir, gözümüze sokar. Karikatürden bu yüzden korkulur. Aynı yobaz portrenin, gerçek yaşamda iktidar sahibi örneklerini çok gördüğümüz, öfke kusan bir hitabeti sırasında tükürükler saçılan ağzında diş yerine mezar taşlan çizilmiştir. Faşizmi bu topraklarda somudayan imgenin saldırgan ve ölümcül yüzünü bir kere daha aydmlanr Dokgöz. Hemen arkasından ateşi insan yakmak için kullanan takkelinin panikle kaçağını görürüz; kovalayanlar ise yüksek sesle haykınlan kavramlardır: Laiklik! Sanat! Bilim! Kültür! Aşk! Demokrasi! Özgürlük! însan Hakları! Atatürk! Faşizmin portresini çizmeyi sürdürür Dokgöz, silahların yuvası sakalı bu kez insanları bağlayan ahtapot kollan gibidir. Elinde kitap taşıyan genç, kollan bağlanmış adam, çığlık atan genç kız bu bağlardan kurtulmak için haykırırken, takkeli yobazın hain sırıtmasını görürüz. Halis Dokgöz'ün çizgilerini, desen ve kompozisyon açısından değerlendirecek olursak, iki anlayışın bir sentezi olarak görebiliriz: Gırgır anlayışı ile gazete ve dergilerde gelişen editoryal karikatür çizgisinin bir bireşimi. Dokgöz'ün deseninin ve kompozisyonun zaman zaman bu bireşimi gerçekleştirmede zayıf kaldığını da not etmek zorundayız. Tan Oral, Halis Dokgöz'ün karikatürlerini "çizgili reçetelere" benzetiyor. Halis Dokgöz, tıp tahsili yaparken, Oğuz Aral'a, Raşit Yakalı'ya karikatür alanında öğrencilik yapmış; üp fakültesinden mezun olurken 1991 yılında Raşit Yakalı'ya mektubunda şunları yazmış: "doktorların kendi gerçeklerini topluma anlatmaları gerektiğine inanıyorum. " Çizgisel'i bu inancının gerçeğe dönüşmesi olarak okumak mümkün. Ama yalnızca hekimlerin gerçeğini değil, bizim gerçeğimizi de, insanlığın gerçeğini de bize anlatmaya girişiyor HaJİs Dokgöz'ün Çizgisel karikatürleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder