16 Mart 2011 Çarşamba

SÖYLEŞİ: HERŞEY KILÇIK'LA BAŞLADI (NOBEL MAGAZİN)...

Nobel Magazin Kasım 2010
Doç. Dr. Halis Dokgöz. 1967 doğumlu. 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1989 yılında mezun oldu. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çapa’da adli tıp ihtisası yaptı. 2005 yılından beri de Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışıyor.
Karikatüre ne zaman başladınız?
1985 yılında başladım.
Nasıl başladınız peki?
Tesadüfen oldu diyebilirim. Yurtta kaldığım sürede çizip duruyordum. Arkadaşlar da güzel çizdiğimi söylediler. O zamanlar fakültemizde Kılçık diye bir dergi çıkıyordu. Oraya verdim karikatürlerimi, orada yayınlandı. Sonra Gırgır dergisinden haberim oldu. O karikatürlerimi Gırgır’a gönderdim. Oğuz Aral eleştirdi. Sayfada yayınladı. Bende bunun üzerine sürekli çizmeye başladım.
Nasıl yani? Hadi ben karikatür çizeyim artık deyip karikatür mü çizdiniz?
Biraz öyle oldu. Yani arkadaşlara bir şeyler çiziyordum. Derginin editörüne gidip beni söylemişler. Kulak Burun Boğaz’da Yücel Hoca beni çağırdı. Ya Halis sen çiziyormuşsun falan bir iki bir şey çiz dedi. Denedim. Güzel şeyler var, çizmelisin dedi. Sonra birkaç tanesini yayınladı. Aynı karikatürleri Gırgır’a da gönderdim. Oradan da pozitif cevap alınca devam ettim.
Karikatürleriniz sanki biraz siyasi?
Biraz tepkisel diyelim. Profesyonel olarak yaşamımı karikatürden kazanmadığım için daha çok etkilendiğim bir olay üzerine tepki olarak da çiziyorum. Yaşama ilişkin her türden karikatür çiziyorum aslında. Kitaptakileri daha çok yazısız evrensel dili olan sanatsal nitelikte seçtim sadece.
Çocukluk döneminizi merak ediyorum. O zamanlardan böyle bir yeteneğinizin belirtisi var mıydı?
İyi resim çizerdim. Hatta ortaokul yıllarımda ödül almışlığım var. Resimi iyi yapardım ama karikatürden haberim yoktu.  Sonra haberim olup da çizmeye başlayınca Gırgır’da Çarşaf’da Limon’da yayınlanmaya başlayınca hem popülarite arttı hem de keyif arttı. Bu kez de resim yapamaz oldum. Deforme ediyorum. Karikatürize etmeye başladım.
Ortaokulda falan derslerden sıkılıp çizer miydiniz?
Yazardım daha çok. O dönemlerde yazmayı çok seviyordum. Çizmezdim. 1985 yılından sonra karikatüre başlayınca, akademisyen oldum mesela toplantılarda falan notlarımı çizerek alırım. Yazarak değil de çizerek not alırım. Sonra da bunları oturur çizerim. Yapacağım karikatürün notunu alırım.
İlk çizdiğiniz karikatürü saklıyor musunuz, kitap fikri nasıl çıktı?
Sadece ilk çizdiğim değil tüm çalışmalarımın en azından yayınlananları arşivliyorum. Geçen yıl Kıbrıs’a davetliydim. Uluslararası karikatür festivali vardı. Değişik ülkelerden insanlar vardı. Ortak bir sergi açtık. Çizerler hep birbirlerine kitaplarını hediye etti. Ben 1989 yılında bir kitap çıkarmıştım ancak baskısı kalmamıştı artık. Bende yeni bir kitap çıkarmaya karar verdim ve çizgisel kitabımı çıkardım. Kitabımı çıkarmak benim için iyi oldu. Arşivimi taradım. Eski karikatürlerimi gördüm. Arşivimi yenilemiş oldum.
Peki ilk çizdiğiniz karikatürün sizin için bir özelliği var mı?
Yok, hayır aslında öyle hissetmiyorum.
Bu işin bir kursu veya okulu var mı?
Karikatürün okulu yok. Karikatür aslında resim sanatının bir dalı. Hayatın pek çok alanından besleniyor. Ama temeli resime dayanıyor. Onun için resim mezunları grafiker mezunları bu işi daha iyi yapabilirler. Renk bilgileri var desen bilgileri var, daha iyi yapabilirler. Ben bunların hiçbir eğitimini almadım. Kendi kendime baka baka geliştirdim. Çizerek göndererek araştırarak kendinize has bir tarz belirliyorsunuz. Dünyada da böyle okullar yok. Ancak kurslar vs var. Biraz doğu bloku ülkelerinde bu işin eğitimi var. Onun dışında bunun bir eğitimi yok.
Birilerinin yorumunu alıyor musunuz?
Tabi ustalarla, değer verdiğiniz çizerlerle, etkilendiğiniz çizerler… Öncelikle onları taklit ediyorsunuz,  sonra tarzınızı yakaladıktan sonra da ona göre çiziyorsunuz… Sürekli birileriyle iletişim halinde oluyorsunuz zaten. Artık internette var. İletişim ve takip çok daha kolay.
Kendi tarzınızı nasıl yakalıyorsunuz?
Ben bir çizerin karikatürünü izlemişsem imzası olmadan da tanıyabilirim. Tarz böyle bir şey. Zamanla oluşur. Karikatürcü hissetmez zaten. Başkaları hisseder.
Sizin tarzınız ne peki?
Benim tarzım daha çok yazısız karikatür üzerine. Sanatsal yanı olanın üzerine yoğunlaşıyorum daha çok . Değişik alanlarda da çiziyorum. Kolay üretilip kolay tüketilen karikatürler de çiziyorum. Balonlu komik karikatürler de çiziyorum. Daha çok sanatsal olsun, sergilensin duvarlara asılabilsin istiyorum. Yurtdışından biri gördüğü zaman da mesajı anlayabiliyorsa bu bana daha çok keyif veriyor.
Karikatürlerinizi yayınladığınız bir internet ortamı var mı?
Var evet. Kendi sitem de var. Onun dışında www.toonpool.com diye bir site var. Oraya karikatürlerimi ekliyorum. Burada bir karikatürüm bu site tarafından seçildi. Bir gün boyunca Berlin, Münich ve Leipzig metrolarında gün boyunca sergilendi.  Bu siteyi seviyorum. Çünkü burada siteye giren herkes karikatürlerinizi görebiliyor, oy verebiliyor yorum yapabiliyor. İnteraktif bir ortam sağlıyor.
Sergilendiğini gidip gördünüz mü peki? Bu çok güzel bir duygu olsa gerek… Sizin yaptığınız çalışma Almanya’nın metrosunda yayınlanıyor… büyüleyici gerçekten…
Ben görmedim. Berlin’de bir gazeteci arkadaşım var. Alman gençleri benim karikatürüme bakarken görmüş. Hemen çekip bana gönderdi.
Bu kitabın sizin için anlamı nedir desem…
25 yıl diyebilirim… 3 bin civarında karikatürüm yayınlandı aslında ama kitabım için karikatürlerimden derleme yaptım. 25 yılımın özeti olabilir bu kitap. Benim için gerçekten çok önemli. Çocuğum gibi hissediyorum.
Kitabınızın başında sizinle ve kitapla ilgili yazılar var…
Evet. Kitap çıkmadan önce çizerler ve meslektaşlarımla kitap çıkarmadan önce görüştüm. Onlara kitapla ilgili bir şeyler yazar mısınız dediğimde onlar tabi dediler. Çoğundan yazı geldi. 1-2 arkadaştan kitap basıldıktan sonra geldi. Onlardan da tekrar özür dilerim. Örneğin Carlos Amorim var burada. Ben bu arkadaşla hiç yüz yüze gelmedim. Ancak gerçekten çok başarılı bir karikatürist. Dünya çapında bir çizerdir. Bir yazı yazdı ve sağolsun gönderdi. Benim için gerçekten çok önemliler.
Karikatür konusunda yetenekli olduğunu düşünenler ne yapmalılar?
Bunun bir okulu ya da bir eğitimi yok. Ben şuna inanıyorum. Güzel sanatlar fakültesini bitiren herkes ressam olamaz. Grafik bölümünü bitirir ancak grafiker olamaz. İşine sanatını koyabilmesi gerekir. İllaki eğitim de olmalıdır. Buna asla karşı değilim.  Ancak eğitim yokken de kişide bir yetenek varsa ve bu eğitimle geliştiriliyorsa belli noktalara kişiyi taşıyabilir. Onla ilgilide kişinin bu işi sevmesi ve kendini aşmak için her türlü çabayı sarfetmesi gerekiyor. Karikatür dünyasını izlemesi gerekiyor. Yaptıklarını ustalara gösterip yorum alması gerekiyor. Zaman zaman dergilere gönderip kendisini sınaması gerekiyor. Yarışmalara katılabilir. Sergilere katılabilir…
Sizin ödülünüz var mı?
Evet var. 12-13 tane.
En son katıldığınız yarışma hangisi?
En son Güney Kore’de katılmış olduğum bir yarışma var. Henüz sonucu açıklanmadı. 4 karikatürle yarışmaya katıldım. Finale 22 karikatür seçtiler ve bu 22 karikatür arasından 2’si benim karikatürüm.
Bu şekilde internet aracılığıyla katıldığım yarışmaları seviyorum. Çünkü internet aracılığıyla gönderiyorum karikatürümü. Öbür türlü gönderdiğim zaman bir daha o karikatürün orjinaline ulaşma şansım yok.
Size ilham getiren bir şey var mı?
Ben çocuk haklarıyla uğraşıyorum daha çok. O nedenle onlara yönelik şeyler beni etkiliyor. Onun dışında yaşamdaki her şey bana ilham verebiliyor. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki çizmek için birinin motive etmesi gerekiyor. Çizerler, sanatçılar tembeldir biraz. Eğer bir zorlama olmazsa çizmeyebilirler.
Teşekkür ederiz hocam…
(Nobel Magazin dergimizin okuyucularına Nobel Magazin ekibi olarak bir müjde vermek isterim. Halis Hocamız bundan sonra dergimizin son sayfasında birbirinden güzel karikatürleriyle bizlerle birlikte olacak.)

Hiç yorum yok: